VefaWomen
x = independently organized TED event

This event occurred on
December 15, 2019
İstanbul, İstanbul
Turkey

In the spirit of ideas worth spreading, TEDx is a program of local, self-organized events that bring people together to share a TED-like experience. At a TEDx event, TEDTalks video and live speakers combine to spark deep discussion and connection in a small group. These local, self-organized events are branded TEDx, where x = independently organized TED event. The TED Conference provides general guidance for the TEDx program, but individual TEDx events are self-organized (subject to certain rules and regulations).

Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi
Selami Ali Mahallesi. Gazi Caddesi. No:22 Üsküdar
İstanbul, İstanbul, 34200
Turkey
Event type:
TEDxWomen (What is this?)
See more ­T­E­Dx­Vefa­Women events

Speakers

Speakers may not be confirmed. Check event website for more information.

Ayşe Seyyide Kaptaner

İstanbul Teknik Üniversitesi(İTÜ)’nde Endüstri Mühendisliği’ni ve Imperial College London’da İnovasyon ve Girişimcilik üzerine yüksek lisansını tamamlayan Ayşe Seyyide Kaptaner, şu anda University of London’da “mültecilerin girişimciliği” konulu doktorasına devam etmektedir. Lisans eğitimi esnasında İstanbul’daki bazı dezavantajlı bölgelerdeki çocukların eğitimlerine katkıda bulunan Hamilik Okulu’nda yer alan Kaptaner şu anda Imperial College London’dan bir grup öğrenci ile beraber kurucu ortağı olarak başlattığı “Schoolx” projesinin operasyon yöneticiliğini yapıyor. Okula gidemeyen çocuk ve gençlerin eğitimindeki eksiklikleri kapatmak ve fırsat eşitliği yaratmak amacıyla gönüllü öğretmenleri öğrencilerle buluşturan online bir platform olan Schoolx, şu an sadece çok sayıda mültecinin de bulunduğu bir merkez olan İstanbul’da eğitim vermektedir. 12 semtte 16 gönüllü öğretmen ile toplamda 114 saat ders veren Schoolx projesi, gelecekte çok sayıda ülkede toplam 263 milyon okula gidemeyen insana ulaşmayı ve onlara kaliteli eğitim sunmayı hedefliyor.

Başak Burcu Eke

1997 yılında Hacettepe Üniversitesi, Sanat Tarihi Bölümü’nden üçüncülükle mezun olan Başak Burcu Eke, aynı yıl yüksek lisans tezi için Kazakistan ve Özbekistan’da, doktora çalışmaları için ise İrlanda Dublin Chester Beatty Kütüphanesi’nde araştırmalarını sürdürmüştür. Doktora sonrası çalışmalarında Selçuklu Dönemi’ne ağırlık veren Eke, "Toprağın Dili ve Murassa Sanatı" ile "Meraklısına Selçuklu, Kılıç Gibi Bir Boy" kitaplarının yazarı olmakla birlikte "Reading Seljuk Women’s Role and Identity in Medieval Islam Through Art" isimli uluslararası bir kitap çerçevesinde çalışmalarına devam etmektedir. Dil ve Sistem Vakfı’nda Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak çalışmaya devam etmekte olan Eke, Selçuklu kadını ile güncel kadın imgesi arasındaki paralelliklerin ve farklılıkların izini sürmekte ve yeni okumalar sunmaktadır.

Beyza Akyüz

Kayısı zamanı, Bolu’da doğdu. Dünyaya gözlerini açtığı ilk gün, dedesinin cenazesine yetişmek için annesiyle birlikte yolculuğa çıktı. Annesi, hikâyeler toplayan bir gezgin olmasını buna bağlıyor. Alman Filolojisi okudu. Bitirme tezini karşılaştırmalı çocuk edebiyatı üzerine hazırladı. TRT’de editör ve danışman olarak çalıştı. "Küçük Hezarfen", "Canım Kardeşim", "Çelebi ve Laklak", "Çomar-Tomar-Kömür", "Saka" gibi sevilen çizgi filmlerin senaristliğini yaptı. Şarkı söyler gibi konuşup, resim çizer gibi dans ediyor. Çengelköy’de, tepedeki rüzgarlı evinde gördüğü acayip rüyaları, toz gibi oradan oraya savrulurken başından geçen gerçek masalları kâh yazıyor, kâh hikâyet ediyor. "Uçan Fare ile Hayalet Hayri Karşılaşma", "Uçan Fare ile Hayalet Hayri Karla Karışık Olaylar", "Ay Zamanı Masalları", "Bahçede Ters Giden Bir Şeyler Var" kitaplarının yazarı.

Büşra Kayıçı

Üniversiteye kadar aldığı müzik eğitimi ile üniversitede aldığı iç mimarlık eğitimini yıllar sonra buluşturan Büşra Kayıkçı, bu iki alanın imkanlarıyla yeni bir dil keşfeder ve besteleriyle bu dili yavaş yavaş fısıldamaya başlar. Müziği ve mimarlığı bir arada okuyup, müzik aracılığıyla insanların zihinlerinde yeni bir mekan oluştuğuna ve bestelerle o mekanda yolculuk yapıldığına inanan Kayıkçı aynı zamanda “Sulu Fikirler Atölyesi” ile sulu boya tablolar yapmakta ve dört yaşındaki kızı ile birlikte sanat hayatına devam etmektedir.

Büşra Kayıkçı

Üniversiteye kadar aldığı müzik eğitimi ile üniversitede aldığı iç mimarlık eğitimini yıllar sonra buluşturan Büşra Kayıkçı, bu iki alanın imkanlarıyla yeni bir dil keşfeder ve besteleriyle bu dili yavaş yavaş fısıldamaya başlar. Müziği ve mimarlığı bir arada okuyup, müzik aracılığıyla insanların zihinlerinde yeni bir mekan oluştuğuna ve bestelerle o mekanda yolculuk yapıldığına inanan Kayıkçı aynı zamanda “Sulu Fikirler Atölyesi” ile sulu boya tablolar yapmakta ve dört yaşındaki kızı ile birlikte sanat hayatına devam etmektedir.

Derya Çok

Öğretmen bir ailenin çocuğu olarak hayatını evinden çok okullarda geçiren Derya Çok, anne ve babası gibi öğretmenlik mesleğini seçer. Yaklaşık 10 yıldır Diyarbakır’da köy öğretmenliği yapan Çok, köy ve öğretmenlik ile tanışması eş zamanlı gerçekleştiği için mesleği ile birlikte yeni bir yaşam formu ile de karşılaşır ve bir yandan öğrencilere okumayı öğretirken diğer yandan öğrencilerden ve köylülerden köyde yaşamanın yollarını öğrenir. Şehir merkezi ve köy arasında mekik dokuyarak, köyde edindiği deneyimlerle hem kendisini, hem köyü, hem de şehri dönüştürmeye devam etmektedir. Dönüşümün doğayla iç içe olarak ve ona kulak vererek gerçekleşeceğine inanan Çok, sivil toplum çalışmalarına destek vermekte ve çocuklarla doğa yürüyüşleri yapmaktadır.

Duygu Yılmaz

Zeytin çekirdeğinin yapısının biyomalzemeye uyumlu olduğunu fark edip çekirdekten doğa dostu plastik üretmek üzere yola koyulan Duygu Yılmaz, yaptığı çalışmalarla Boğaziçi Üniversitesi’nden ikincilik ödülü alarak Almanya’ya gönderildi. Geldiğinde şirketi “Biolive”i kurdu. Biolive’de halen, zeytin çekirdeklerinden biyoplastik granül üretiyor. Bu granüller paketlemede kullanıldığında ürünlerin raf ömrünü uzatmasının yanısıra geri dönüşümlü, anti-mikrobiyal, anti-viral ve anti-kanserojenik özellikleri sayesinde otomotiv, tıbbı malzemeler, beyaz eşya, mutfak ve bebek ürünlerinde de kullanılabilmektedir. Yaptığı bilimsel çalışmalar sonucunda Silikon Vadisi’nde de birincilik ödülü kazanmıştır. 2019 yılında Uluslararası Genç Liderler ve Girişimciler Derneği (JCI) tarafından düzenlenen “Dünyanın En Başarılı 10 Genci” listesine giren Duygu Yılmaz, yaptığı işlerde ve katkı sunduğu sosyal girişimlerde hem bir kimyager hem de gıda mühendisi olarak çevreci ürünlerin insan sağlığına, doğaya katkısına dair farkındalık oluşturmaya devam ediyor.

Efruze Esra Alptekin

29 Mayıs Üniversitesi Felsefe bölümünden mezun olan Efruze Esra Alptekin, Oyun Felsefesi alanında ihtisasına devam ederken kendisini bir anda Oyun Çalışmaları-OÇA Dayanışma Ağı’nda bulur. Bu ağ ile bağ kurduktan sonra, dayanışma ağı şekillenirken onun da hayatı oyunla biçimlenir ve sürekli hikâye anlatır, drama eğitmenliği yapar hale gelir. Şu anda bir yandan çeşitli kurumlarda alternatif bir eğitmen olarak çocuklarla ve yetişkinlerle bir araya gelip oyun oynamakta, bir yandan da OÇA'daki gönüllü çalışmalarına devam etmektedir.

Figen Ar

Kimya mühendisi olan ve 35 yıldır enerji sektöründe hizmet veren Figen Ar, birçok ülkede yüzlerce şehirde teknik toplantılara, kongrelere, sempozyumlara ve kurslara katılmıştır. 20 yıl önce Japonya’da katıldığı bir eğitim programında dünyanın 16 ülkesinden gelen katılımcılar arasında tek “doktoralı mühendis kadın” olarak bulunduğu fark edildiğinde, Anadolu kadınının dünyadaki yeri ve önemini o yıllarda kavrar ve sonraki yıllarda çalışmalarına Anadolu kadınlarını ortak eder. Kırsaldaki kadınların ne kadar çalışkan ve cefakâr olduğunu ve doğru bir destekle ne kadar başarılı olabildiklerine olan inancıyla Anadolu kadınlarıyla yürüttüğü çalışmalarına başlar. Bu niyetle Ankara'nın Bala ilçesinin Afşar köyünde, Ankara Kalkınma Ajansı’nın desteği ile Afşar Bala’m Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifini kurar. Afşar’lı kadın arkadaşları ile elektriğini güneş enerjisinden sağlayan tesislerinde, minimum karbon ayak izi ve sıfır atık prensibiyle, “Afşar Bala’m” markaları ile tarladan sofraya yöresel ürünler üretmeye başlarlar. Atıklarından solucan gübresi yapıp yine tarımda kullanırlar ve pestisit kullanmadıkları için cıvasız üretim yaparlar.

Funda Güllü

İlk, orta, lise ve üniversite eğitimini İzmir’de tamamlayarak müzik aşkıyla 1996 yılında İstanbul‘a gelen Funda Güllü, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera–Şan Bölümü sınavlarını kazanarak müzik eğitimine başlamıştır. 6 yıl süreyle okuduğu bu okuldan, yüksek lisansını tamamlayıp 2002 yılında mezun olmuştur. Birçok yerde farklı çalışmalar gerçekleştiren Güllü, son olarak da İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin 2019 yılında Türkiye’de ilk kez sahnelediği Don Kişot Operası'nda Garcias rolüyle sahne almıştır. Ayrıca Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde bir dönem sokak çocuklarıyla gönüllü olarak müzik çalışmaları yapmıştır. Opera dışında rembetiko tarzı etnik müziklerle de ilgilenen Güllü, çeşitli gruplarda vokal olarak da bulunmuştur. Halen İstanbul Devlet Opera ve Balesi’ndeki görevine, şan derslerine, kendi çalışmalarına ve konserlerine devam etmektedir.

Nazan Yalçınkaya

1995 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi’nde Matematik Bölümü ile birlikte İlahiyat da okuyan Nazan Yalçınkaya, şu anda aynı üniversitenin Sosyoloji bölümünde, “STK Yönetimi ve Gönüllülük” alanında yükseklisans yapmaktadır. Afrika’daki gönüllülük projelerine Nijer ile başlayan Yalçınkaya, yıllar içerisinde birçok Afrika ülkesinde onlarca proje gerçekleştirir. Süreç içerisinde yerinden, etkin ve sürdürülebilir projeler yapmanın gerekliliğini fark eder ve Zanzibar’ın yerli halkı ile yolları kesişir. Mesleki deneyimleri ve yıllarca sürdürdüğü sosyal sorumluluk projelerinin sentezinden doğan “Assalam Vakfı” sayesinde Türkiye ile Zanzibar arasında bir gönüllülük” köprüsü kurar. Birçok gönüllü ile birlikte Çengelköy’de açtığı Kafe Afrika ile Türkiye’deki gençlere proje eğitimleri ve atölye fırsatı sunan Yalçınkaya, sürdürülebilir gönüllülük projelerinin artması için uğraşmaktadır.

Pınar Kobaş Sıçrar

Lisans ve yüksek lisans eğitimini A.B.D'de bitiren Pınar Kobaş, yüksek lisansını ruh sağlığı danışmanlığı üzerine yaptıktan sonra, “Duygusal Zeka”yı ilk tanımlayan iki profesörden biri olan Peter Salovey'in Yale Üniversitesi'ndeki duygusal zeka laboratuvarında araştırma görevlisi olarak çalışır. Yüksek lisansını yaparken kendisinde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olduğundan şüphelenen Kobaş 26 yaşında bu tanıyı alır. Mesleğe ilk başladığı günden itibaren DEHB tanısı almış danışanlarına daha fazla nasıl yardımcı olabilirim sorusunun cevabını arar ve bu arayışlar DEHB Koçluğu'nun Türkiye'ye getirilmesine vesile olur. Fakat ilaç, danışmanlık ve koçluktan faydalanan danışanlarının dışında bu yöntemlerden fayda göremeyen bir grup daha olduğunu farkeder. 2012'de tükenmişlik sendromu yaşamasıyla insanı zihin, beden ve ruh olarak ele alıp şifalandıran bütüncül yöntemlerle tanışır. Bu zor süreç ona bilimselliğin ve bütüncül yöntemlerin birbirini dışlamadan birlikte harmanlanabileceğini öğretir. Ergenler, ebeveynler ve yetişkinlerle çalışan Sıçrar Dehb, tükenmişlik sendromu, iş-yaşam dengesi, duygu yönetimi ve aile içi iletişim konularında danışmanlık hizmeti vermektedir.

Şehadet Çitil

Diyarbakır’da doğup büyüyen Şehadet Çitil, üniversiteye kadarki eğitim serüvenini doğduğu şehirde tamamlar. İstanbul’da üniversite eğitimini bitirdikten sonra Diyarbakır ve İstanbul arasında gidip gelen bir gazetecilik serüveni başlar. Diyarbakır’da TRT Kürdi, İstanbul’da TRT HABER ve HABERTÜRK TV'de çalışır. Son haberi ise doğup büyüdüğü şehrin o dönemde içinde bulunduğu “Sur Olayları” ile ilgilidir. Bu olayların Sur’da bıraktığı tahribat Çitil’i derinden sarsar. Profesyonel olarak yaptığı muhabirlik işi ile doğup büyüdüğü şehir arasına duygusal bir mesafe koyamayıp bu olaylardan sonra Diyarbakır’a geri dönen Çitil, başta annesi olmak üzere Diyarbakırlı kadınlar ve esnaf ile el ele vererek şehrin yeniden ayağa kalkması için elini taşın altına koyar. Diyarbakır'ın köylerinden, Mardin, Bitlis, Şırnak, Hakkâri, Siverek, Elazığ'dan onlarca üretici ve aileyle birlikte kurdukları “Hevsel Bahçesi” markası sayesinde bu defa kendileri haberlere konu olurlar.

Sümeyye Ceylan

İstanbul’da doğa ile bağı kopmuş bir mahallede geçen çocukluğu sonrası gittiği Avusturya’da, Viyana Üniversitesi Matematik Bölümü’nde lisans ve yükseklisans eğitimini hem matematikte hem de pedagoji alanında tamamlayan Sümeyye Ceylan, 2012'de anavatanı Türkiye'ye döndüğünde eğitim sisteminin çalışma biçimini değiştirecek çalışmalar yapmak, çocuk dostu, oyun ve hayal gücüne dayalı bir eğitim metodolojisi oluşturmak istedi. Bunun için eğitim içerikleri, oyunlar, eğitim materyalleri, eğitim mekanları ve bilimsel sergiler tasarlayan bir sosyal girişim olan Usturlab Atölye’yi kurdu. Viyana Kuffner Rasathanesi'nde aldığı Astronomi eğitimi ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde sürdürdüğü Felsefe doktorası çalışmalarını daha da derinleştirmesini sağladı. Usturlab tarafından tasarlanan ve yürütülen “Orman Kaşifleri” doğada bilim eğitimi programı ile 70.000'den fazla çocuk ve genç, doğada oyun temelli ücretsiz bilim eğitimi aldı ve onlarca biyolog orman pedagojisi ve açık hava eğitimi ile tanıştı. Yürüttüğü projelerde Türkiye genelinde 100.000'den fazla çocuk astronomi, ekoloji, biyoloji, mikrobiyoloji, matematik, kodlama, robotik, sanat ve felsefe alanlarında ücretsiz eğitim aldı. Çeşitli eğitim kurumları ve kamu kuruluşları ve özel şirketler için danışmanlık yapmaya devam eden Ceylan’ın ilgi alanları doğa ve oyun temelli bilim eğitimi, matematik felsefesi, mantık, bilim tarihi, STEAM eğitimi ve sosyal girişimciliktir.

Yaylagül Ceran Karataş

İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Felsefe Bölümü’nde öğretim üyesi olan Yaylagül Ceran Karataş, doktora sürecinde bir yandan Türkiye’de doktora tezini yazarken diğer yandan Boston Üniversitesi’nde 21. yüzyıl şehir yapısı ve deneyimi üzerine çalışarak ikinci yüksek lisansını yapar. Çalışmalarında insan, şehir ve insanın şehirdeki değişen/dönüşen yerine ve deneyimine yoğunlaşmaktadır. Çağdaş felsefede insan doğası, cinsiyet tartışmaları, teknoloji konularında kuramsal ve uygulamalı araştırmalar yapmaya devam etmektedir. Karataş’ın, felsefe, şehir, beden gibi araştırma alanları onu akademi ve hayat arasındaki toplumsal gerilimi dinamizm çerçevesinde anlamaya yönlendirmektedir. Kadın, anne ve akademisyen olarak bilmenin ve tecrübe etmenin dünyasının sarkacında yol almaktadırlar.

Zeynep Çakır

Elli binde bir görülen ve yüz bölgesinde farklı bir görünüme yol açan Treacher Collins Sendromu ile doğan Zeynep Çakır, 5 yaşında karşılaştığı bir savcıdan etkilenerek savcı olmayı hayal eder. O yaşlarında “savcı” kelimesini söyleyemeyen Çakır, dileğini “Ben de o kadın gibi savaşçı olacağım” şeklinde ifade eder ve öyle de olur. Üniversitede hukuk okuyan ve avukat olan Çakır, Yüzümle Mutluyum Derneği’nin, İşitme Engeliler ve Aileleri Derneği’nin ve Nadir Hastalıklar Ağı’nın eş zamanlı çalışmalarına katılarak farkındalık yaratma ve algıları değiştirme misyonuna yönelir. Aynı zamanda işitme engelli olduğu için engelli haklarına yönelik de çalışmalar yapmayı sürdüren Çakır, dernek aracılığıyla yaptığı sunumlarda asıl farklı olanın insanların değil toplumun bakış açısı olduğunu söyler ve ekler: “Ben sendromumla mutluyum, kendimi farklı görmüyorum ama toplum beni farklı görüyor. Oysa benim de gözlerim sizinkiler gibi mavi.”

Organizing team

Emine
Canlı

İstanbul, Turkey
Organizer
  • Ays Ö.
    Marketing/Communications